Kemal Ertuğrul Öztürk Milat-
08.09.2015 12:41
Bilindiği üzere; Finansal Tüketicilerden Alınacak Ücretlere İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik 03.10.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir. “Yönetmelik hükümleri yürürlük tarihinden sonra kurulacak sözleşmelere uygulanır. Yönetmelik hükümleri, Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce kurulmuş sözleşmelere Yönetmeliğin yürürlük tarihinden sonra gerçekleştirilecek işlemler bakımından uygulanır. Bu nitelikteki sözleşmelerin Yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce gerçekleştirilmiş işlemleri hakkında bu Yönetmelik hükümleri uygulanmaz.” Diye belirtildiği halde; bankalar, hala müracaat eden tüketicilere zorluklar çıkartmakta ve hatta Hakem Heyetlerinin tüketiciler lehine verdikleri kararlara da uymamaktadırlar.
Yönetmeliğin mudilerle sözleşmeler kurulurken yapılacak müzakere ile mutabakat sağlandıktan sonra alınacak ücretlere bir üst sınırlama getirdiği için, bu bakımdan anlamlı olduğu şüphesizdir. Tüketicileri mağdur eden bir keyfiliği ortadan kaldırmak için düzenlendiği herkesin malumudur. Ancak bazı bankaların çıkarlarını düşünüp uygulamalara devam edebilmek için, tüketicileri mağdur eden eski yanlış uygulamaların telafisine yanaşmadıkları gibi, tüketicileri mahkeme masraflarıyla tehdit ederek kendilerini savunmalarını engellemeye çalışmaktadırlar. Bankaların hukuk yolu diye, sonuçlarını bildikleri halde tüketici mahkemelerine konuyu taşıyarak tüketicileri tedirgin etmekte ve adalet sistemini de gereksiz meşgul etmektedirler. Durum böyle kısır bir döngüye dönüşmüş ise; artık bankacılıkla ilgili daha farklı bir düzenleme yapılması zarureti olduğu anlaşılmaktadır. Finansal Sistemin daha sağlıklı işlemesi için hukuk dışı uygulamalara dur denilmeli, usulsüz işlemleri sürdürenlere caydırıcı idari yaptırımlar uygulanmalıdır.
Bir tedbir ve bir çözüm olarak yeni bir uygulamaya geçilmesini teklif ediyorum. Finansal tüketicilerin bankalara yaptıkları müracaatlardan olumsuz cevap aldıktan sonra, mağduriyetlerinin giderilmesi için Tüketici Hakem Heyetlerine müracaat etmektedirler. Tüketici Hakem Heyetleri müracaatların öncelikle BDDK tarafından incelenmesini, konunun bankalar nezdinde de denetlenmesini, tüketici hakkı tespitinde de kısa bir sürede hesabına iade edilmesinin temini sağlanmalıdır. Bunun mümkün olmaması halinde BDDK kendi görüşüyle birlikte Tüketici Hakem Heyetleri Başkanlıklarına bilgi verilmelidir. Böyle bir iş akışı, kurumsal olarak üst kuruluş olmasının yanı sıra hem ihtisas ve uzmanlık alanı olması, hem de devlet adına ruhsat veren ve denetleme sorumluluğu bulunması sebebiyle, tüketici taleplerinde doğru sonuçlara daha hızlı ulaşılabileceği düşünülmektedir. Böylece hukuk dışı, sözleşme dışı keyfi bir uygulama söz konusu ise, o uygulama için özel usulsüzlük cezası kesilmek suretiyle yeni usulsüzlüklerin sürdürülmesinin önüne geçilebileceği düşünülmektedir. Hali hazırda işleyen mevcut sistem, koca bir bataklıktan sivrisineklerin birer birer yok edilmeye çalışıldığı görüntüsü vermektedir. Bu uygulamalarla tüketicilerin korunmasının mümkün olmadığı, yeni hukuki düzenlemelerin bile çare olmadığı görülmektedir. Sözleşme dışı ücret alınmaya devam edilmekte, bankalarca düzenlenerek tüketicilere verilmesi gereken ücretsiz kredi kartı hakkının bile bazı bankalarca kullandırılmadığı bilinmektedir.
EPDK, BTK gibi üst kuruluşların tüketici taleplerini dikkate alan uygulamalarına benzer bir uygulama ise şöyle olabilir. Finansal tüketici önce BDDK’ya müracaat etmeli, süreci öncelikle ilgili kurum yönetmelidir. Böylece aynı ve benzer işlemlerle ilgili tekrar tekrar aynı ve benzer kararların alınmasına yol açmadan BDDK inisiyatif kullanmalı, hem hakların iadesini sağlamalı hem de aynı yanlış işlemlerin devam etmesini önlemelidir. Belirttiğim iş akışının biri tercih edilerek duyurulmalı veya neden mümkün olmadığı kamuoyuna açıklanmalıdır.
Sözleşmeler kapsamında ücret alınabilecek her bir ürün veya hizmet için finansal tüketicinin onayının alınması zorunludur. Aksi takdirde, onay alınmamış sayılır. Finansal tüketiciler ile yapılacak sözleşmeler kapsamında bilgilendirme formu hazırlanması zorunludur. Form; sunulacak hizmetlerin ücret tarifesini ve bilgi verilmesi gereken diğer hususları göstermek üzere sözleşmeye ilişkin her bir hizmetin tanımı, süresi, tahsil edilecek ücret kalemleri ile bunların tahsil yöntemi, geçerlilik süresi sonunda yapılacak değişikliğin hangi esasa göre yapılacağı hususlarını içerecek şekilde düzenlenir. Sözleşmenin yazılı olarak kurulması durumunda bu formun taraflarca imzalanmış bir nüshasının finansal tüketiciye verilmesi zorunludur. Kalıcı veri saklayıcısı ve telefon aracılığıyla kurulan sözleşmelerde finansal tüketici kullanılan araca uygun şekilde bilgilendirilir. İspat yükü kuruluşlara aittir.” Hükümlerine göre acaba; kaç banka bugüne kadar böyle bir işlem yapma gereği duymuştur? Bu soruya da BDDK’nın cevap vermesini bekliyoruz.
Tüketiciye bilgi verilmeksizin, bir onay alınmaksızın hesabından her fırsatta kesinti yapılması ticari etik kurallarına aykırıdır. Bir sözleşme dâhilinde parasını emanet eden, bankada hesap açtıran, hukuka, adalete ve devlete inanan, güvenen finansal tüketicinin; bir mağduriyet yaşamayacağını düşünürken, bir kısım parasının keyfi bir şekilde yok edilmesine göz yumulursa, bu ülke insanımızın kaynakları küçük bir gruba peşkeş çekilmiş olmaz mı? O halde BDDK; finansal tüketicinin öncelikle talep edenlerin eski haklarını, daha sonra da diğerlerinin haklarını tespit ettirerek hesaplarına iadelerini, konunun yargıya taşınmasına gerek kalmadan sağlamalıdır. 08.09.2015 Kemal Ertuğrul Öztürk
SÖZ İZİ: Paranın harcanma biçimi, kazanma biçimini gösterir. K.E.Ö.
http://www.milatgazetesi.com/34-ONCE-BDDK-DENETLEMELI-/72510#.Ve7U2xHtmko