Ülkemiz bir deprem kuşağında ve deprem faylarının olduğu yerlerde faylar arasında yaşıyoruz. Depremler tarih boyunca hep var olan faylar üzerinde oluyor ve bundan sonrada aynı faylar üzerinde depremler olmaya devam edecek. Bu yüzden şehirlerimizi, bu fayların tekrar tekrar depremler oluşturacağını iyi bilerek kurmalıyız ve yapıları deprem riskini azaltmak için sağlam zeminlerde ve riski en aza indirmek için depreme uygun yapı teknikleri ile yapmamız halinde, depremlere bağlı oluşacak enkazlar minimum seviyede olacaktır.
1-Enkaz yönetiminde doğru planlama yapmak için oluşan enkaz miktarı ve enkazın içeriği iyi bilinmelidir. 6 Şubat’ta on ili etkileyen merkez üssü Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi 7,7 büyüklüğünde ve Elbistan ilçesi 7,6 büyüklüğünde peş peşe olan iki depremde yıkılan ve yıkılacak olan ağır hasarlı bina sayıları dikkate alındığında, oluşacak enkaz miktarının yaklaşık olarak 30 milyon ton olacağı tahmin edilmektedir. Bunun içerisinde de başta mutfak eşyaları, beyaz eşyalar ve mobilyalar olmak üzere yaklaşık 3 milyon ton ev eşyasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu enkazlar, tamamen gözden çıkarılmış bir atık olarak değil de geri kazanılması gereken bir kaynak olarak değerlendirilmelidir. Deprem sonrası enkaz yönetimini; toplama, geçici depolama, azaltma ve ortadan kaldırma olarak 4 ana başlıkta ele alabiliriz.
2-Enkazların toplanma aşaması en fazla hassasiyet gerektiren aşamalardan birisi olup, eğer varsa canlılar ve bütün cesetlerin enkazlardan alındığından emin ulunduktan sonra, burada geçici depolama alanına gönderilecek malzemeler kabaca tasnif edilerek geçici depolama alanlarına yönlendirilebilir. Bu kabaca tasnif esnasında pek çok ev eşyalarını kurtarmak mümkün olacağı gibi gelişi güzel pek çok ev eşyasının inşaat ve yıkıntı atıklarına karışıp gitmesinin de daha en başta önüne geçmek mümkün olacaktır.
3-Geçici depolama alanlarına gelen atıkların nereden, ne kadar geldiği, hatta atıkların geldiği yerler ve numaralar verilerek enkazlar belirli bir tasnifle dökülür, veriler elde edilirse, daha sonrasında tespit edilen kayıp eşya ve malzemeler daha sistematik olarak ayrıştırılacak ve seçici olarak enkazlar işlenirken hem daha iyi bir ayrıştırma hem kişisel haklar ve arayışlar daha sağlıklı hem de malzeme geri dönüşümlerine büyük kolaylık sağlanabilir. Değilse herhangi bir tasnif yapılmadan ve sağlıklı veriler toplanmadan, doğrudan bu atıkların bir yerde depolanması, sonradan telafisi çok daha zor ve daha büyük problemlerin oluşmasına sebep olacaktır.
4-Özellikle geçici enkaz yönetim alanı, enkazın ayrılması ve tasnif edildiği bir alan olup, oluşan atıkların geri kazanılması, enkazın azaltılarak nihai yönlendirmenin yapıldığı yer olduğu için, buralar özel atık işleme alanı olarak değerlendirilmeli ve buralarda uygun mobil geri kazanım tesisleri kurularak hem çevrenin korunması hem de kaynakların ayrıştırılarak geri dönüşüm yapılması ve israf edilmemesi gerekir.
5-Depremde oluşan enkazlar için yer seçimlerinin iyi yapılması, rasgele yerlere, tarım arazilerine, açık alanlara, su havzalarına ve derelere gelişi güzel bırakılmaması gerekir. Özellikle geçici depolama ve işleme yerleri ile nihai depolama yerlerinin ayrı olması ve birbiriyle karıştırılmaması gerekir. Oluşan enkazın olduğu gibi ayrıştırılmadan ve geri kazanımı düşünülmeden dolgu alanlarına dökülmesi hem çevre için büyük bir risk oluşturacak hem de büyük bir kaynak israfı oluşacaktır.
6-Enkazlar için oluştuğu yerde kabaca seçici ayrıştırma yapılması faydalı olacaktır. Burada üç ana başlıkta ev eşyaları, molozlar, hurda demirler şeklinde ayrıştırma yapılabilir. Daha sonra uygun alanlar belirlenerek, bu atıklar işlenmek üzere geçici olarak uygun yerlerde biriktirilmelidir. Deprem enkazları içerisinden ayrıştırılan her türlü ev eşyasının yeniden kullanılabilecek olanları ayrıca değerlendirilebilir. Kullanılamayacak durumda olanlar ayrıştırıldıktan sonra geçici olarak ayrıca depolandığı uygun yerlerde mobil ayrıştırma tesisleri kurularak geri dönüşüm yapılabilir.
7-Deprem enkazlarında çok fazla beton, tuğla ve moloz oluştuğu için bunların daha sonra geri kazanılması hesap edilerek uygun yerlerde depolanması ve bu depolanan yerlerde inşaat ve yıkıntı atığı değerlendirme tesisleri kurularak geri dönüşüm sağlanabilir.
8-Enkaz malzemelerinin özellikle seçici ayrıştırma ve sıfır atık prensiplerine göre, geri kazanılması, yeniden değerlendirilmesi ve bertaraf edilmesi çevrenin korunması ve kaynakların israf edilmemesi prensiplerine uygun olarak yapılması hesap edilmelidir.
9-Afetlerdeki enkaz yönetimiyle ilgili uluslararası iyi uygulamalar incelenerek, örnek alınabilecek uygulamalardan yararlanılması, özellikle yaşanan afetlerdeki enkaz yönetiminde görev yapmış tecrübe sahibi ülkelerden ve firmalardan yardım ve destek alınabilir. Ayrıca ilgili uluslararası kuruluşlardan destek sağlanarak enkazda oluşan atıkları, inşaat ve yıkıntı atıklarının değerlendirilmesi için tesisler kurulabilir.
10-Yıkılmamış ancak yıkılmasına karar verilen binaların daha hassas davranılarak mümkünse seçici yıkım yapılarak yıkılması, değilse bütün geri kazanım ve sıfır atık yönetim ilkelerine en uygun olacak şekilde davranılarak yıkılması, devamında inşaat ve yıkıntı atıklarının geri kazanımı ve değerlendirilmesi süreçlerine bağlı olarak yönetilmesi gerekir.
11-Felaketlerde oluşan enkaz yönetiminde önemli konulardan birisi de tehlikeli atıklardır. Özellikle tehlikeli atık sınıfına giren her türlü kimyasalların üretildiği, depolandığı, kullanıldığı ve satıldığı yerlerin ve bu tür işletmelerin bulunduğu yerler kontrol altına alınarak, olası çevresel felaketlerin önüne geçilmelidir.
12-Aslında bütün bu çalışmalar, küçük, orta ve büyük ölçekli afet durum senaryolarına göre, hangi durumlarda neyin nasıl yapılacağı, hangi kurumların ve kişilerin neler yapacağı, geçici ve nihai toplama ve bertaraf yerleri, organizasyon yapısı, çalışacak iş makinaları ve kişilerin ve uzmanların görevleri, enkazların nasıl toplanacağı, taşınacağı, geri kazanılacağı, depolanacağı bütün boyutlarıyla önceden bir “Enkaz Yönetimi Mastır Planı” içerisinde hazırlanmış olması gerekir.
13-Depremin en yıkıcı olduğu bir ilimizde Hatay veya Kahramanmaraş’ta yıkımın en ibretlik olduğu bir alan gelecek nesillere ibretlik olarak bırakılırsa ve orası açık alan olarak depremin etkisini ziyaret edenlere anlatılmak için bir gözlem, ziyaret ve eğitim alanı olarak düzenlenebilir veya depremde en büyük zarar gören yerleşimlerde bir yerin (bir ilçenin tamamı da olabilir) olduğu gibi bırakılarak, “Doğal Deprem Alanı” olarak gerekli düzenlemeler yapılarak ibretlik bir ziyaret mekanı olarak bırakılabilir.
14-Bizde kentsel dönüşümler genelde parsel bazında imar atışı verilerek yapılıyor. Nadiren ada bazında yapılıyor. Ancak kesinlikle yapı stokunun eski olduğu yerlerde mahalle bazında dönüşüm yapılması halinde daha sağlıklı, daha estetik, düzenli ve güvenli şehirler kurmak mümkün olabilecektir.
15-Bu yaşanan depremlerden büyük dersler çıkarılmalıdır. Özellikle şehirlerin kurulması ve binaların yapılmadan önce yer seçimi ve zemin etütlerinin yapılması gerekir. Deprem riskini en aza indirmek için gerek yasal düzenlemeler gerek yer seçimleri gerekse fen ve teknik kurallara bağlılık gerekse doğru projeler, iyi malzeme seçimi, kalite standartları ve iyi işçilikler açısından, kontrol daha da esastır anlayışıyla şehirler ve yapılar inşa etmek zorunda olduğumuz kaçınılamaz bir gerçektir. Artık imar afları gündeme getirilmemeli ve imara açılacak alanların deprem risk değerlendirmesi yapıldıktan sonra eğer uygun ise imara açılmasına izin verilmelidir.
Yaşanan bu depremin, merkezi ve yerel yönetimlerde, siyasi irade için yapı teknikleriyle ilgili depreme dayanıklı yapı tekniklerinin belirlenmesi için büyük bir imkân sunduğunu düşünüyorum. Bundan sonra belirlenen yasaları, ilke ve kuralları kimsenin çiğneyemeyeceğini, herkesin kurallara bağlı kalacağını, denetim ve yönetim süreçlerinde herhangi bir zafiyet olmaması için daha fazla hassasiyetin oluşması için çok güçlü bir zemin oluşturduğunu düşünüyorum. Siyasi irade ve bütün sorumluların, bundan sonra şehirlerin ve yapıların depreme karşı daha güvenli olmasını ön plana çıkaracaklarına inanıyorum. Deprem gerçeği ülkemiz için en büyük tehlikelerden birisi olduğu iyi bilinmeli ve deprem tehlikesine karşı riski en aza indirmek için yapılacaklar geniş bir çalışma konusu olmakla birlikte, deprem gerçeğiyle çokça yüzleştiğimiz için, yaşanan bu depremlerden sonra, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. Başımıza gelenlerin, kendi eksikliklerimiz, kendi hatalarımız ve kendi yaptıklarımızın bir sonucu olduğuna inanıyorum. Bundan sonra eksiklikleri tamamlayarak, doğru ilke ve kurallara sıkı sıkıya bağlı kalarak hareket edilmesi halinde, şehirlerin ve gelecek nesillerin depreme karşı daha güvende olabileceğini düşünüyorum. 18.02.2023
Dr. Gültekin Güllü